Konumuz stres ve stresin yönetimi. Büyük bir heyecanla yazdığım yazılarımdan. Çünkü bu topraklarda, bir X kuşağı kadın olarak düşünce suçları, 7 kriz, 6 darbe, sol-sağ çatışmaları, pkk olayları vb. birçok kaotik olaylar ve doktorların YUT dediği haplar arasından, para, çevre, ana-baba, parti, hamili kart vb kaynaklar, imkanlar olmadan, bir şeylere sığınmadan içinden geçtiğim ve sonunda kendimi bulduğum hayat yolunda biriktirdiklerimle yazdığım Stres yönetimi önerilerimi, burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu yazımda öncelikle bireysel stres yönetimini işlemek istiyorum. Bu bile yeteri kadar önemli ve detaylı bir konu. Bir sonraki yazımda ise iş yaşamındaki stresi ve bu stresi yönetmedeki bilgi, deneyim ve önerilerimi paylaşıyor olacağım.
Önce temel tanımlardan başlayalım. Akabinde stresi kendi beynimizde nasıl oluşturduğumuza, kendimizi nasıl köşeye sıkıştırdığımıza, sürecin nörofizyolojik ve psikolojik işleyişine ve yönetimine bakıcaz. Hapı yutarak değil, zihnimi yeniden programlayarak ve bütünsel sağlık çerçevesinde fizik bedenim, enerji bedenim, mental bedenim ve spiritüel bedenlerimi bir bütün olarak ele aldığımda stresden ve tüm etkilerinden KURTULDUM!
İçerik Başlıkları
ToggleStres Nedir?
Stres, kendimizi baskı altında veya tehdit altında hissettiğimizde, nasıl tepki verdiğimizle ilgilidir. Genellikle yönetemeyeceğimizi veya kontrol edemeyeceğimizi düşündüğümüzde olur ve kendimizi köşeye sıkışmış hissederiz.
Stres, fiziksel, duygusal veya psikolojik baskıya neden olan her türlü olay olarak da tanımlanabilir. Stres, vücudunuzun dikkat veya eylem gerektiren herhangi bir şeye tepkisidir.
Stresinizi örnek olarak aşağıdaki koşullardan birinde ya da hepsinde yaşıyor olabiliriz:
- Yönetmekte zorlandığınız birçok sorumluluğunuz olduğunda
- Aileniz boşanma, ölüm veya mali sorunlar gibi zor bir dönemden geçiyorsa
- Ayrımcılığa maruz kalan bir gruba üyeseniz
- Pandemi sürecinde korona virüs mikrobunu kapmak ve hasta olmak gibi endişeler yaşıyorsanız
- İş bulmakta zorlanıyorsanız
- Kariyerinizle ilgili endişeler yaşıyorsanız
- Hatta çok keyifli bir ortamda, sohbet ettiğiniz arkadaşlarınız düşüncelerinizi kabul etmiyorsa bile stres hissedebilirsiniz.
Stres Yönetimi Nedir?
Bazı hallerde stresinizi yönetmenin en iyi yolu, durumunuzu değiştirmektir. Ama durumları değiştirmenin zor olduğu hallerde yapabileceğiniz en iyi strateji ise duruma tepki verme şeklinizi değiştirmektir!
Yani bir acı fabrika olan hayatı hayatı ve zorluklarını değiştiremezsiniz ama hayata verdiğiniz tepkilerinizi değiştirebilirsiniz!
Negatif düşüncelerimizle oluşturduğumuz stresin fiziksel ve zihinsel sağlığınızı nasıl etkilediğine dair net bir anlayış geliştirmek ve bilinçlenmek çok önemlidir. Yani her şeyde ve her yerde dediğim gibi konu esasında, “Kendin Bil” konusu. Sözgelimi şimdiye kadar kendinize hiç şu soruları sordunuz mu?
- Bedenim, beynim nasıl çalışıyor?
- Duygularım, düşüncelerim nereden geliyor?
- Bu korkularım, endişelerim bana mı ait?
- Hangi hallerde bedenim kasılıyor ve neden?
- Endişelenmemin, korkmamın bana veya karşımdaki olaya faydası var mı?
- Burada neyi değiştirebilirim?
Bu soruların gerçek cevaplarını bilmeden, kara gürültüye kapılıp stresinizi sadece anti-depresanlar ile yönetemezsiniz. Adı üzerinden zaten, “anti” yani bastırmalık, tedavi etmelik, çözümlük değil.
Stres Neden Olur?
Bir organik yaşam makinası ya da acı fabrika olan hayat içinde bir çoğumuz stresli, bunaltıcı ve hepimizde güçlü duygulara neden olan zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz. Travmatik bir olaydan sonra zihinlerimizde güçlü ve kalıcı negatif kayıtlar oluşabiliyor. Eğer stresimizi doğru yönetmeyi öğrenemezsek, zihnimizdeki bu kayıtlar bizlerin hayat içinde karşımıza çıkan olaylara daha da sert- güçlü tepkiler vermemize sebep olurlar. Yani bir zamanlar yaşadığımız ve bilinç altına atılan bu kayıtlar hayatımızı yönetmeye başlarlar. Kişiliklerimizin birer program olduğunu unutmamamız gerektiğini burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Stresle başa çıkmanın sağlıklı yollarını öğrenmek, doğru bakım ve desteği almak, stresli duygu ve semptomları azaltmaya yardımcı olabilir. Bunun için de önce tüm kadim bilgeliğin sürekli olarak tekrarladığı gibi, kendimizi bilmemiz gerekmektedir.
Doğduğumuz dünya çok acımasız, ama aynı zamanda iIahi bir güzeIIiği var. AnIamIı oIuşunun mu, yoksa anIamsızIığının mı ağır bastığına karar vermek, insanın yapısına bağIı.
– Carl Gustav Jung-
Stresimizle ilgili belirtiler fiziksel veya duygusal olabilir. Böyle bir durum karşısında verilen yaygın tepkiler şunlardır:
- İnançsızlık
- Korku, şok, öfke, üzüntü, endişe, uyuşukluk veya hayal kırıklığı duyguları
- İştah, enerji, arzular ve ilgi alanlarındaki değişiklikler
- Uyuma veya kabus görme, konsantre olma ve karar verme zorluğu
- Baş ağrısı, vücut ağrıları, mide problemleri ve deri döküntüleri gibi fiziksel reaksiyonlar
- Kronik sağlık sorunlarının artması
- Ruh sağlığının kötüleşmesi
- Tütün, alkol ve diğer maddelerin artan kullanımı vb.
Toplu katliamlar, doğal afetler veya pandemi gibi travmatik olaylar sırasında stres, endişe, keder vb. hissetmekse nispeten doğaldır.
Bireysel stres yönetimini öğrenmeden evvel, stresin sebeplerini ve nasıl oluştuğunun anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.
- Öncelikle şunu belirtmeliyim: kişilik sosyolojik – psikolojik ve biyolojik ögelerden oluşmuş bir programdır. Bu demek oluyor; başka bir toplumda, başka ana-babadan doğsaydık başka bir kişiliğimiz olurdu. Bu şu demek: Çevremiz değişirse, kişiliğimiz de değişir. Yani sahip olduğumuz kişiliklerimiz, ailemiz – iş ve eğitim dünyamızdan taklit ve şartlanma gibi etkenler altında oluşmuş programlardır. Yani BİZE AİT DEĞİLLERDİR. SAHTEDİRLER!
- İnsan kendi içinde birçok personaya sahip bir varlıktır. Yani tek bir insan değiliz. Çokluk varlıklarız. Bir birey değiliz, birçok farklı kişilikleri içimizde barındıran varlıklarız. Yani içimizde bir “BİZ” yatıyor ve bu BİZ’den, bir BEN oluşturmamız lazım esasında bu hayat okulunda. İşte tam bu noktada dinlerin tanımladığı insanın tekamülü kavramı yatıyor. Esasında insanoğlu tamamlanmak için dünyaya gelmiştir. İçimizde annemiz olan bir kişilik, babamız olan bir kişilik, kardeşimiz olan bir kişilik, öğretmenimiz olan bir kişilik, sevdiğimiz bir artist olan bir kişilik, inandığımız bir lider olan kişilik vb. yüzlerce farklı kişilik kayıtlıdır ve her an başka biri sahnededir. Hangisinin sahnede olduğunu da bilmeyiz ve her an bunlara “ben” deriz. Halbuki henüz içimizde BEN yoktur . Olsaydık Yunus olurduk, Mevlana olurduk. Boşuna denmemiş: “Bir ben var, benden içerde benden gizli” diye.
- NLP (Zihin dili programlama) eğitimlerimde de anlattığım gibi, hepimizin zihninde farklı bir “Yaşam Haritası” vardır. Yaşam Haritası, “doğduğumuz andan bu yaşımıza kadar beş duyumuzla kaydettiğimiz ve zihnimize yüklenenlerden oluşan tüm kayıtlar” demektir. Diğer bir taraftan şunu da düşünmemiz lazım: O zaman dünyada 8 milyar insan varsa, 8 milyar farklı zihin haritası var. Yani esasında doğru-yanlış, haklı – haksız, iyi-kötü yok. Sadece FARKLI YAŞAM HARİTALARI var.
- İnsan fiziksel, mental (zihinsel + duygusal) ve ruhsal boyutları olan bir varlıktır. Ama insanların çoğu eti kemiği dışındaki diğer boyutlarını bilmez ve düşünmezler. Kendilerini ve dışardaki varlıkları da sadece etten – kemikten varlıklar olarak düşünürler. Bu da zaten karşılıklı kişilerin birbirlerini anlamamalarına, empati kuramamalarına sebep olur. Çok doğaldır. Çünkü dünya üzerindeki her insan VAROLMAYA çalışıyor. Ama ne yazık ki, varlığını birbiri üzerinden ispat etmeye çalışıyor. İşte tüm sorunlar ve stresler de tam bu noktada çıkıyor.
- Sıra geldi, en önemli sebebe: Yukarıda sıraladığım etkenler sonrası, kişi kendisine ait olmayan düşüncelerin dışardan tetiklenmesi ile varlığını tehdit altında hissediyor. Kendine ait olmayan bu düşünceyi, kişi kendiymiş gibi sahipleniyor. O düşünce de negatif bir duyguyu doğal olarak tetikliyor. Bu duyguya inanmayı seçen insan beyni, durumu gerçek olarak algılıyor ve kasılmaya başlıyor.
Çünkü tehdit altında insanı SÜRÜNGEN BEYNİ yönetir! Bedenimizdeki tüm yaşamsal fonksiyonlar sürüngen beyin tarafından yönetilir. Sürüngen beynimizde “savaş – kaç – tehdit altındasın” ya da “sindir-dindir – güvendesin” seçenekleri her an sempatik & parasempatik sinir sistemimiz tarafından kontrol edilir. Ona göre de hormonlarımız çalıştırılır. Sürüngen beynimiz bu sisteme göre bizi korur ya da sakinleştirir.
Stres ya da tehlike hissettiğimiz her an sürüngen beynimizde, “sempatik sinir sistemimiz” görevi devralır ve adrenalin pompalayarak bizi “savaş-kaç” durumuna hazırlar. İşte tam bu noktada düşünen beynimizi (neo-korteks) yani “üst beynimizi” ve “midemizi” devre dışı bırakır. Çünkü “kişi gerçekten tehdit altındaysa düşünmesi ve yemek yemesi gerekmez” der ve yönetimi ele geçirir. Sonra da
- Vücudumuzun her yerine adrenalin pompalar,
- Kaslarımızın kasar ve
- Vücudumuzu savaşa hazırlar.
O yüzden çok stres altında çalışan, stres hisseden kişilerde omuz, boyun, sırt ağrıları ve reflü, mise spazmı, mide asiditesinin artması gibi sorunlar olur.
İşte şimdi bu işleyişin farkındaysak, biliyorsak yönetebiliriz. Yoksa sürekli karanlık bir odada dolaşır gibi hayatımızı yaşarız. Elimizde fener olması lazım ki, karanlık odada da önümüzü görelim. Kendini bilmek işte o feneri elimizde her an tutmaktır! Stresimizi bireysel olarak ancak bundan sonra yönetebilmeye başlayabiliriz.
Konuyu tamamlayan İnsan Görünmez Bir Varlıktır başlıklı yazımı okumanızı öneririm.
Kişisel Stres Yönetimi
İnsanın geçmişi, yalnızca kişisel geçmişini değil, ait olduğu toplumun geçmişini, hatta insanlık evrimini de içerir. Jung’a göre biliçdışımız kolektif ve kişisel olarak iki boyuttadır. Kişisel bilinçdışının içeriği, doğduğumuzdan bugüne kadar bilinçte olan tüm yaşantıları kapsar. Kolektif bilinçdışının içeriği ise insanın yaşamı boyunca hiçbir zaman bilinçte yaşanmamıştır. Tarihsel olarak sana aktarılandır. Yani bizlere miras gibi kalandır. Mesela; yılandan korkmak, karanlıktan korkmak, yüksekten düşme korkusu, gelecek endişesi, parasızlık korkusu vb. Bunlar atalarımızın kuşaklar boyu yaşantıları sonucu beyin dokumuza işlenmiş düşüncelerdir.
Bir kere daha tüm bu bilgilerin ışığı altında farkındalıkla bireysel stres yönetimimizi sağlayabiliriz. Stres yönetimi önce zihinde farkındalıkla başlar. Kendinizi gözlemlemeyi öğrenmeli ve bilinçli farkındalığınızı kazanmak için okumalı, başka perspektifler kazanmalı, psikolojik varlığınızı tanımalı, bilmeli ve deneyimlemelisiniz! Bunun için:
- Tam stres hissettiğiniz anda önce durun ve nefes alın. Beyin oksijen ve glikoz ile çalıştığından, otomatik olarak devre dışı kalan üst beyniniz devreye girecektir. Ancak sonra soğukkanlı bir şekilde düşünebilmeye başlayabilirsiniz.
- O anda kendinize şu soruları sorun: “Bu korku gerçek bir korku mu?”, “Bu endişe/düşünce/korku bana mı ait?”, “Dışardaki bu olay/konu vs. için yapabileceğim bir şey var mı?”, “Kendimi o olayla/kişiyle vs. özdeşleştirdiğim için varlığımı tehdit altında hissetmiş olabilir miyim?”, “bu stresi hisseden içimdeki hangi ben?” vb.
- Ev-eş-iş döngüsü içinde, sadece sorumluluklarınız ve sahte kimlikleriniz arasında kalmışsanız, iş – yaşam dengenizi sağlamak için kendinize özel bir zaman ayırın. Tek başınıza, sessizce kalabileceğiniz ortamlar bulun. Bu sakin anları kendinize hediye edin.
- Şunu bilin! İnsan görünmez bir varlıktır. Kimse sizi anlamayacak! Onun için üstatlar, “bu dünyaya anlaşılmaya değil, anlamaya geldik” demişler. Anlayışınız arttığı ölçüde içsel özgürlüğünüz artacak ve stresiniz azalacak!!!
- Genel beden sağlığınız ve bağışıklığınızın güçlenmesi için düzenli nöralterapi yaptırın. Bütünsel sağlık kavramının ne demek olduğunu öğrenin!
- Ruhunuzu beslemek için sanatla ilgilenin. Tiyatro, film, müze ve sergilere gidin.
- Tasavvuf, kabala, dördüncü yol, Budizm vb. ezoterik öğretilerle, hayatın ve insanın görünmeyen-bilinmeyen yönlerini anlamaya çalışın. Ne demiş Mevlana: “Bu dünyada gördüklerin, görünmeyenin gölgeleridir”. Yani esasında gölgelere bakıyoruz ve gerçek zannediyoruz. Hayatımızı dışarda gördüğümüz materyaller değil, düşüncelerimiz ve enerjiler/enerjilerimiz yönetiyor. Bizi ve doğadaki her şeyi üzerinde tutan yerçekimini ve beynimizdeki nöronlar arası elektrik akımlarını her an hatırlayalım. Bu görünmeyen güçlerle insan olarak yaşayabiliyor ve dünya üzerindeki varlığımızı sürdürebiliyoruz. Düşüncelerimiz olmasaydı et-kemik bir şey olurduk, yerçekimi de olmasaydı yaşam olmazdı.
- Carl Jung’un analitik psikoloji kitabını mutlaka alın ve okuyun. Baş ucunuzda bulunsun. İnsanın psikolojik bir varlık olduğunun farkında olun. Bilinçaltı, bilinçdışı, kollektif bilinç kavramlarını anladıkça, beyinlerimizin aynen telefonlarımız gibi nasıl programlandığını anlayacaksınız. Düşüncenin, düşünce ile rezonansa girerek nasıl otomatik zihinlerimize kazındığını göreceksiniz.
- Kişiliklerimizin sosyolojik, psikolojik ve biyolojik ögeler altında oluştuğunun bir daha altını çizmek istiyorum. Yani içinde yaşadığımız sosyo kültürel ortamın her türlü koşulları algılarımızı oluşturuyor. Ama biz o değiliz! Amerika’da büyüseydik ya da Kenya’da başka biri olacaktık. O zaman hangi kişiliğimiz gerçek?
- Her zaman planlı hareket edin. Herkese yetişmeye çalışmayın. HAYIR demeyi öğrenin!
Konu ile bağlantılı Neden İletişim Kuramıyoruz başlıklı yazıyı okumanızı öneririm.
Stres Yönetimi Teknikleri
Stres yönetimi teknikleri olarak önerilerim:
- Her gün düzenli 20 dakika egzersiz yapın
- Streching ile kaslarınızı gevşetin. Yani her gün kediler gibi esneme hareketi yapın.
- Her gün sadece 15 dakika bile olsa meditasyon yapın.
- Yüzün ya da bol bol duş alın. Yüzmek kasları hem çalıştırır hem de gevşetir.
- Derin nefes egzersizleri yapın. Wim Hof nefes egzersinizi
- Alkali beslenin. Asidik yiyeceklerden uzak durun.
- Yavaşlayın. Acele etmeyin. Unutmayın zaman olgusu dünya üzerinde olduğumuz için var. Bulunduğumuz yerden yaklaşık 1000 km yukarıda bizim bildiğimi zaman kavramı artık yok oluyor. O zaman nereye koşuyoruz?
- Doğa içerisinde zaman geçirin. Orman yürüyüşlerine çıkın, trekking yapın.
- Hobi edinin. Ahşah işleri, yelken, oyunculuk, trekking, satranç vb.
- Zihninizi dağıtmalık yapbozlar yapın.
- Kendinizi bilme ve tanıma yolunda bol bol kitap okuyun. Bilinçlenin.
- Olumlu düşünce farkındalığı, NLP (zihin dili programlama) ve stres yönetimi gibi eğitimler alarak bireysel gelişiminizi ve farkındalığınızı geliştirin.
- Hayatın sizi yönetmesine izin vermeyin. Siz kendi hayatınızı yaşayın. Unutmayın hayatın etkilerine otomatik tepkiler veriyorsak, ortada “ben” diye bir varlık yoktur esasında. Sadece bir makine vardır.
- Dua edin. Bir üst zekanın, aklın varlığını her an hatırlayın. Newton evreninde değil, kuantum evrenindeyaşadığımızın farkına varın.
- Bach çiçeklerini kullanın.
- Sarı kantaron, kedi otu kökü, papatya, ıhlamur sakinleştirici otların çaylarını akşamları yatmadan için.
- Kaslarınızı sakinleştirmek ve beslemek için yatmadan evvel magnesium kullanın.
- Anti-depresanlardan KESİNLİKLE UZAK DURUN!
- Duygusal zekanızı yükseltin. Duyguların dilini öğrenin. Bunun için “yaratıcı drama kursuna” Kesinlikle faydasını göreceksiniz.
- Beden – zihin şifa meditasyonu amaçlı 432 Hz.’deki müzikleri dinleyin.
Stres Yönetimi Eğitimi
Bu eğitim içerisinde, zihnimizde stresi yaratan temel nörofizyolojik sebepler ve algı durumu anlatılarak kişilerin resmin tamamını net bir şekilde görmesi sağlanır. Sebep – sonuç ilişkisi idrak edildiğinden, kişiler bu sorunlarını kökten değiştirecek yaklaşım metodolojilerine sahip olurlar.
Eğitim akışı genellikle aşağıdaki gibidir.
- Stresin tanımı
- Stres neden ve nasıl oluşur?
- Stresin zihinlerimizdeki programı
- Zihin Haritalarımız ve Stres ile ilişkisi
- Duygu ve düşüncelerimiz nerden geliyor?
- Çok boyutlu insan: Beden – zihin – ruh ilişkisi
- Zihnimizi yeniden programlama
- Stresi yönetmenin yolları ve bütünsel sağlık
Bu eğitimde amaç; insan bedeninde stresi tetikleyen temel mental ve psikolojik sebepleri bilimsel bir formasyonda tanımlayarak, iş ve sosyal yaşamdaki stresi yönetmek doğrultusunda zihin programlama yapmaktır. Detaylı bilgi için info@gulaysavas.com.tr adresine mail atabilirsiniz.
Stres Yönetimi Kitap Önerisi
Önereceğim kitaplar da bütünsel olarak olayı kökünden halletmek, yani zihinsel idraki arttıracak, büyük resmi görmemizi sağlayacak kitaplar. Önce şu hayatı ve bedenimizi, varlığımızı, kendimizi bilmemiz gerekiyor. Çünkü hayatta her konuda, bildiğimiz şeyi yönetebiliriz. Bilmezsek yönetemeyiz!
- Şimdinin Gücü – Eckhart Tolle
- Dinginliğin Gücü – Eckhart Tolle
- Duyguların Simyası, İçimizdeki Şaman – Nil Gün
- Optimum Denge Modeli – Tamer Dövücü
- İnsan Olmak – Engin Geçtan
- Hayat – Engin Geçtan
- Özsaygı: Öncelikler sırasında kaçıncı sıradasın? – Nil Gün, Saim Koç
- Beyin – David Eagleman
- Analitik Psikoloji – Carl Jung
- Yaşayan Zaman ve Yaşamın Entegrasyonu – Maurice Nicoll
Paylaştığım kitapların hepsi, hayat ve insan üzerine sahip olduğunuz algılarınızı kökünden değiştirebilecek kitaplar, kaynaklar. Sahip olduğumuz sahte kişilikler, sahte kişilik programlarımız değiştiği anda hayata, kendimize, insan varlığımıza, evrensel düzene, ilahi zekaya vb. kavramlara bakış açılarımız değişecek! İşte o zaman içimizden, özümüze daha yakın bir BEN çıkacak. Ve o ben, düşüncelerini sorgulayarak, tartarak, okuyarak, muhakeme ederek yeniden yapılandıran bir ben olacak. Gerçek ben. Benden içerde benden gizli olan BEN. İşte o BEN, yaşadığı sahte korkularla hayatta her gün ve onlarca kez değil, bir kere ölecek!
Yönetim & Dijital Dönüşüm Danışmanlığı ve Eğitimlerim hakkında bilgi almak ve toplantı planlamak için tıklayın!